MASUM KÖPEKLERİN HAYAT HAKKI
Köpek ismi itici gelir. Çünkü söylenişinde hakaretler içerir. Kızılan insana “köpek” “köpek oğlu köpek, it” diye hakaret edilir. Onun için köpek ismi sevilmez.
Kötü insanların saldırılarını,
yaptığı kötülükleri tarif ederken “köpek gibi saldırdı” “ bu adam var ya bu adam, köpek gibi saldırır,
köpek gibi insanı ısırır, kötülüğünden korkacaksın” denilir. Bir insanın kötülüğü, saldırganlığı
böyle anlatılır.
S. Nursi’de kendisine haksızlık
yapanları, zulmedenleri, camide bile misafirini rahatsız edenleri yılanlara,
köpeklere benzetmiştir.
“Hattâ Burdur'da eski muhacirlerden
Şebab isminde ümmî bir zât, kayınvalidesiyle beraber tebdil-i
hava (hava değişimi) için buraya gelmiş; hem
şehrilik itibarıyla benim yanıma geldi.
Üç müsellâh (silahlı)
jandarma ile camiden istenildi. O memur, hilâf-ı kanun (kanuna
aykırı) yaptığı hatayı setretmeye (örtmeye) çalışıp,
"Afedersiniz, gücenmeyiniz;
vazifedir" demiş, sonra "Haydi, git" diyerek ruhsat
(izin) vermiş.
Bu vakıaya (olaya) sair şeyler
ve muameleler kıyas edilse anlaşılır ki, bana karşı sırf
keyfî muameledir ki,
yılanları, köpekleri bana musallat ediyorlar.
Ben de tenezzül etmiyorum ki onlarla uğraşayım. O muzırların şerlerini def etmek için, Cenâb-ı Hakka havale ediyorum. “ -1-
Said Nursi yine başka bir yerde; bu
günkü medeniyet ile islamı kıyaslarken, islam koyduğu kurallar insanı melekiyet
derecesine çıkarırken, bu günkü medeniyet insanı his ve heveslerine hizmet
ederek melek gibi olmaktan çıkarıp, insanın insani değerlerini yok edip, köpek
derecesine indirmektedir, demektedir. -2-
Köpekler böyle kötü görülmesine
rağmen, saldırmayacağından emin olunan köpek sevilir. Köpekte buna karşılık
verir. Kendisini seveni, sever köpek. Ekmeğini yediği bir insana bağlanır. Onun
bekçiliğini yapar. Güvenliğini sağlar. Sahibi için kendisini tehlikeye atar.
Sahibiyle eğlenir, oynar. Bir
arkadaşıymış gibi davranır.
Sadıktır. Asla satmaz. Asla ihanet
etmez.
K.Kerim’de köpekten bahsedilir. En
ilginci Ashab-ı kehfin köpeğidir. Kehf Suresinde Allah’a iman eden gençler
anlatılır. Bu gençler, bütün baskılara rağmen Allah’a imandan vazgeçmezler.
Kendilerine kötülük yapılacağını hissettiklerinde de kaçarlar.
Ve bir mağarada saklanırlar.
Yanlarında onlarla beraber gelen köpekleri de vardır. Köpek onlarla beraber
mağaraya girmiş ve onlarla beraber uyumuştur. Üç asır uyumuşlardır.
Kehf suresinde; “Köpekleri de mağaranın
girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali
olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile
dolardı.” Diyerek köpeğin durumunu anlatır.” -3-
Yine aynı surede;” (İnsanların kimi:) «Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir»
diyecekler; yine: «Beş kişidir; altıncıları köpekleridir» diyecekler. (Bunlar)
bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (Kimileri de:) «Onlar yedi kişidir;
sekizincisi köpekleridir» derler. De ki: Onların sayılarını Rabbim daha iyi
bilir. Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır. Öyle ise Ashâb-ı Kehf hakkında,
delillerin açık olması haricinde bir münakaşaya girişme ve onlar hakkında
(ileri geri konuşan) kimselerin hiçbirinden malumat isteme.” Şeklinde köpekte
anlatılır. -4-
Yine K. Kerim’de, avcılık
yapanların, eğitilmiş köpeklerin tuttukları avlarının insana helal olduğunu
anlatır;” Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki:
Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden
öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da
yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah'tan korkun.
Allah'ın hesabı pek çabuktur.” -5-
Bir başka ayette ise; “Onlara
(yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp
çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan
kimsenin haberini oku.
Dileseydik elbette onu bu âyetler
sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü.
Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp
solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin
durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler. “şeklinde geçmektedir. -6-
Bu ayet şöyle tefsir edilmiştir; “İsrâiloğulları"ndan
Bel"am b. Bâûra olduğu da rivayet edilen ve sahip olduğu ilmi,
nefsine mahkûm olup geçici dünya menfaatleri doğrultusunda kullanan bu kişinin
hâli, kemiğe muhtaç bir köpeğin onu elde etme uğruna düştüğü zillete
benzetilmiştir.
Daha da kötüsü, ihtiyacı olsa da
olmasa da dilini sarkıtıp solumasının köpekte bir âdet hâline gelmesi gibi,
uğruna her türlü yüzsüzlüğü gösterdiği dünya menfaati hırsının da bu ilmin
kıymetini bilmeyen ilim adamında bir alışkanlığa dönüşmesidir.” -7-
Hz. Peygamber"in anlattığına
göre, bir adam da bir köpeğe acıması sebebiyle Allah"ın mağfiretine nail
olmuştu.
Yolculuk sırasında susayan ve bir
kuyuya inip su içen adam, çıktığında susuzluktan toprağı yalayan bir köpek
görmüştü. Ona karşı merhametli davranarak tekrar kuyuya inmiş, pabucuna
doldurduğu suyu çıkarıp köpeğe içirmişti.
Rahmeti sonsuz olan Yüce Allah, adamın
bu davranışını beğenmiş ve onu bağışlamıştı. Sahâbîler bu garip hadiseyi Hz.
Peygamber’den işitince merak ederek sormuşlardı,
“Hayvanları sulayınca da sevaba erişir miyiz?”
Resûlullah (sav), “Elbette, her hayat sahibini sulama karşılığında size ecir
vardır.” buyurmuştu. -8-
Allah Resûlü, insanlarla iç içe yaşaması
dolayısıyla kediyi ev halkından saymış, köpeklerin ise ancak av ve bekçilik
gibi belli amaçlarla beslenebileceğini belirtmiştir.-9-
Resûl-i Ekrem, Allah Teâlâ"nın
bütün mahlûkâtına karşı sergilediği merhametli tavrı, hayvanlardan da
esirgememiş ve Allah"ın rahmetine mazhar olmanın şartı olarak
yaratılanlara merhametli davranmayı önermiştir:
“Merhamet edene Rahmân da merhamet eder. Siz
yerdekilere merhamet edin ki, gökteki de size merhamet etsin.” Yaratan"dan dolayı yaratılanı seven
Rahmet Peygamberi, hiçbir canlıyı aşağılamamış, hor görmemiştir.
“Hayvanlar olmasaydı semadan yağmur inmezdi.” buyuran Hz. Peygamber, hiçbir günahı olmayan o
canlıları, Yüce Allah"ın rahmet vesilesi olarak görmüştür.
Bu nedenle başta yaşama hakkı olmak
üzere beslenme, barınma ve korunma gibi yönlerden onların haklarına riayet
edilmesini emretmiş ve hayvanların yaratılış amaçlarına uygun olarak
kullanılmalarını istemiştir.
Her birinin bir can taşıması dolayısıyla,
hayvanların sahip olduğu hakların başında yaşama hakkı gelir. Allah Resûlü,
onların bu en temel hakkıyla ilgili olarak, “Hiçbir kişi yoktur ki bir serçeyi
yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun
hesabını sormasın!” buyurmuş ve sebepsiz yere öldürülen serçe gibi hayvanların
âhirette,
“Yâ Rabbi! Falan beni, herhangi bir fayda elde
etmek için değil, boş yere öldürdü!” diyerek öldüren kişi aleyhinde davacı
olacağını bildirmiştir.
İslâm dini, avlanma, korunma veya kurban etme
gibi belli gerekçeler dışında gereksiz yere hayvanların öldürülerek telef
edilmesini yasaklamıştır.
Allah Resûlü, belli şartlar
dâhilinde avlanmaya izin vermiş ancak hayvanların etlerini yeme niyeti olmadan
sırf zevk için öldürülmelerini yasaklamıştır.-10-
Ülkemizde köpekler, zaman zaman
insanlara saldırmıştır. Saldırılan insanlardan ölenler olmuştur. Bu hepimizi
rahatsız etmiştir. Üzmüştür.
Önlem alınmalıdır. Ama üzücü olaylar
sebebiyle toptan uyutma doğru değildir. Zulümdür. Günümüzde bu masum hayvanları
da, insanlara zarar vermeden yaşatmamız mümkündür. Bunun yapılması gerekir.
Belediyeler derhal önlemelerini
almalıdır. Onların yaşayacağı alanlar belirlemelidir. Ve buralara taşımalıdır.
1- 1-Mektubat. 28.Mektub. 4Mesele, 4Nokta 2-Sünuhat. Rüyada Bir Hitabe
3-Kehf Suresi;18 4-Kehf Suresi;22 5-Maide Suresi;4 6-A’raf Suresi;175-176
7-Hadislerle İslâm Cilt-1S: 448-449 8-Hadislerle İslâm Cilt -3S: 92
9- Hadislerle İslâm Cilt-5 S: 259 10-Hadislerle İslâm Cilt 5 S: 261
Zekeriyya Kocalan
Yorumlar
Yorum Gönder