Hz. ÂİŞE ® VE Hz. PEYGAMBER (asm) EVLİLİĞİ
Hz. Peygamber (asm) hayatını okuyan görür ki; Hz. Peygamber iffet timsalidir. Şehevi hislerine zerrece kapılmamıştır. Delikanlı olduğu bir dönemde iffetiyle yaşamış. Kendisinde en küçük kötülük görülmemiş. Toplumun sevgisini, toplumun güvenini kazanmış.
Hulfül füdul denilen bir cemiyeti ki
Mekke’deki haksızlıkları, yanlışlıkları, zulümleri, gaspları önlemek için
kurulmuş bir topluluk. Hz. Peygamberde bu cemiyete girdi. Genç yaşında
haksızlıkları önlemek adına girdi bu cemiyete.
Yine genç
yaşında M. Emin lakabı verildi kendisine. Çünkü toplumun güvenilir insanı
haline gelmişti efendimiz.
Yaşadığı
olaylarda takındığı tavırlar, çıkan problemlerde sunduğu çözüm çareleri toplum
tarafından beğenilmiş, takdir edilmişti.
Peygamberlik
öncesi hayatı tertemizdi. Günahlara asla meyletmezdi. Yanlışlara asla pirim
vermezdi.
25 yaşına
kadar iffetiyle yaşadı. Gençlik taşkınlığına kapılmadı. Kimseye bakmadı. 25 yaşında
ise Hz. Hatice’nin evlenme teklifini kabul etti. Ve Hz. Hatice validemiz vefat
edinceye kadar bir başka biriyle evlenmedi.
Hz. Peygamber,
kadınlarla asla tokalaşmazdı. Yüz yüze bile konuşmazdı. Sokakta asla yüzlerine
bakmazdı. Gördüğünde yüzünü çevirirdi. Başını eğerdi.
Şimdi
yapılan yaygaraya göre, sanki Hz. Peygamber Hz. Aişe validemizi özellikle küçükken
istemiş ve evlenmiş zanneder.
Hz.
Peygamberin yaşadığı hayatını görmezden gelip, Hz. Aişe’yi bahane edip
saldırmak insafsızlıktır.
Hz. Muhammed
(asm) Peygamber olduğunda, toplum karşı çıktı. Putlara tapmaktan vazgeçmediler,
din haline gelmiş olan yanlışlarından dönmediler. Hatta amansız karşı koydular,
eziyet ettiler, iftiralar attılar. Yetmedi hepsi helak olsun, ölsün gitsin veya
dinlerinden dönsün diye boykot ettiler. Her türlü yardımı, alışverişi ve
ilişkiyi kestiler. Hatta muhasara ettiler, Müslümanları abluka altına aldılar.
Müslümanlar
için çok zor bir dönem oldu bu boykot. Açlık, kıtlık perişan etti. Dayanılmaz
hal aldı. Akrabalarından veya vicdanının sesine uyanlardan bazıları yardım
etmek istese de engel oldular. Bu dayanılmaz baskı üç sene sürdü.
Zor
zamanlarında yanında olan amcası Ebu Talip ve her türlü fedakarlığı yapan, her
türlü desteği veren, arkasında duran eşi Hz. Hatice ve iki oğlu İbrahim ve
Kasım’da vefat etmişti. Onun için bu yıllara “hüzün yılları” denilmişti. Peygamber
efendimiz, Hz. Hatice’nin vefatından sonra kızlarıyla beraber yaşıyordu.
Boykot
kalkmasına rağmen amansız ve insafsız, vicdansız düşmanlık devam ediyordu.
Ellerinden gelen kötülüğü artlarına bırakmıyorlardı. Hatta Peygamber efendimiz
için öldürmek için tuzaklar kurmaya çalışıyorlardı.
Vahşi ve bedevi bir topluma hak dini, Allah’ın vahyini
ulaştırmak için var gücüyle çalışan, her türlü engelleri aşmaya çalışan, her
türlü düşmanlığa meydan okuyan insanın, davası için her şeyini feda eden bir
insanın, davası için her türlü teklifi reddeden efendimizin, Hz. Aişe
validemizle evliliğini nefsi görmek ve göstermek istemek ve nefsinin esiri gibi
göstermek ve küçük bir kıza göz dökmüş gibi yazmak insafla, hakla, hakikatle bağdaşması
mümkün değil.
Onun için, Hz.
Aişe validemizle Peygamber efendimizin evliliği normal bir evliliktir.
Topluluğun kabul ettiği bir evliliktir.
Ki Hz. Aişe’ye Peygamberden önce de Mut’im ibn Adiy, Hz.
Ebubekirin ® evine gelmiş ve oğlu için Hz. Aişe’yi istemiş. Hz. Ebubekir ® buna
hayır dememişti. Yani olumlu bakmıştı. Sessiz kalarak bir çeşit söz vermişti.
Akrabalarından
Hz. Havle bir gün Rasülüllaha gelerek, evlenmesini arzu etti.
Hz.
Peygamber “kiminle evlenmemi düşünüyorsun” diye sorması üzerine; Hz. Havle;
“Dul olarak
size uygun Sevde var, bekar ise Ebu Bekir’in kızı Aişe var” dedi.
Bir hanımın
Peygamber efendimize gelerek, Hz. Aişe ile evlenmesini teklif etmesi, Hz.
Aişe’nin evlilik yaşında olduğu gösterir. Toplumun gözünde de evlenme yaşına
geldiğini gösterir.
Peygamberimizin
olumlu karşılaması üzerine Hz. Havle önce Hz. Sevde’ye gitti. Durumu anlattı.
Hz. Sevde ve ailesi razı oldu.
Sonra Hz.
Aişe’nin ailesine gitti. Hz. Ebubekir ise hemen olumlu cevap vermedi. Söz
verdiği Mut’ime gitti. Ki Söz verdiği halde nişan istemeye ve nişan takmaya
gelmiyordu. Mut’im ve hanımı, Hz. Ebu bekir’i Müslüman oldukları için
oğullarının da Müslüman olacağı endişesi sebebiyle soğuk karşıladılar.
Bunun
üzerine Hz. Ebubekir ve ailesi, Hz. Aişe’yi, Hz. Peygambere vermeye razı
oldular.
Hz.
Peygamber ezalar ve cefalar karşısında ve artık Mekke’de yaşama alanının
kalmadığı için ve Allah’ın hicrete izin vermesiyle her şeyini Mekke’de bırakan
ümmeti vardı.
Ve Medine’de
her şeyini gelen kardeşleriyle paylaşmaya hazır ümmeti vardı.
Hiç dullarla
evlenmeyebilirdi. Kimi istese onunla evlenebilirdi.
Ki Mekke’de
müşrikler davasından vazgeçme karşılığında Mekke başkanlığı ve istediği kızla
evlenme teklifi yapmışlardı. Bu tekliflere hayır dedi. Ve davam dedi.
Bir rivayeti
dillerine dolayanların dedikleri veya demek istedikleri ahlak-ı zafiyet olsaydı
böyle mi davranırdı.
Şimdi
yapılan yaygaraya bakan insan, sanki Hz. Peygamber Hz. Aişe validemizi
özellikle küçükken istemiş ve evlenmiş zanneder.
Peygamber
efendimizin bu sıkıntılı ve hüzünlü zamanlarında, birkaç defa Hz. Aişe ®’ı
rüyasında da evlendiğini görmüştü. Tabii ki Rasülüllah’ın rüyaları da olduğu
gibi gerçekleşiyordu. Bu da gerçekleşecekti. Hatta gösteren melek “bu senin
zevcen “ demişti. Bunu evlendikten sonra da Hz. Aişe ® validemize anlatmıştı.
Hz.
Peygamberin yaşadığı hayatını görmezden gelip, Hz. Aişe’yi bahane edip
saldırmak insafsızlıktır.
Peygambere
her türlü düşmanlığı yapan, her türlü eziyeti reva gören, açığını yakalamak
için çalışan ebucehiller, ebu lehepler ve azgın müşrik topluluğu Hz.
Peygamberin bu evliliğine bir şey dememişlerdi. Diyememişlerdi. Laf atmamışlar,
dedi-doku yapmamışlardı.
Her türlü fitneyi yayan, Müslümanlara tuzaklar hazırlayan münafıklar topluluğu bu evliliğe ses çıkarmamışlardı. Demek ki evlilik topluluğun kabul ettiği normal bir evlilikti. Zekeriyya KOCALAN
Yorumlar
Yorum Gönder