ALLAH EL KESMEYİ, KISASI KOYMAZ MI ?

 Şeriat güneştir. Şeriat rahmettir yazım üzerine “güzelleme” yapıyorsun diye eleştiri geldi.

Halbuki yazdıklarım ayet ve hadislerin manasıydı. Ve bir tespit vardı. Şeriatın yüzden doksan dokuzunun kişiye bakar diye. Bu yönünün güzellikleri yazılmıştı. Bunlar hayalı değil, gerçeklerdi. Bu kurallara uyan insan, insan olur, insanlığını korur.

Yapılan itirazda bu yönünü görmeyip, bu yönünü görmezden gelip şeriatın yüzde bir kısmı olan recm, el kesme vb. kuralların, vahiy olamayacağına söylemiş.

Bazı şeyler bizzat güzeldir. Bazıları da dolaysıyla güzeldir. Namaz, oruç, zekat, sadaka, anne-babaya dua, hizmet, komşuluk hakları gibi  kurallara bizzat güzeldir. Dolaysıyla güzel olanlarda cezalardır.

Zararlı olan şeyleri yapmak çirkindir. Bu çirkin olan şeyleri yapılmasına engel olunmak için konulan cezalarda dolaysıyla güzeldir. Yani yanlış, zararlı işin yapılmasına engel olduğu için dolaysıyla güzeldir.

Şeriatın recm, el kesme, kısas vb. kuralları da dolaysıyla güzeldir.

Bu kurallar toplum hayatının emniyetini, güven içinde yaşamasını sağlar.

Allah bir kanun koymuşsa; “Ya buda olur mu, bu zamanda bu uygulanır mı, vicdanın elveriyor mu “ denilmesi çirkindir, yanlıştır.

Ateistler, deistler ve benzerleri “ bu zamanda Peygamber olduğunu söyleyen kimse; “ Allah bana oğlumu kesmeyi emretti “ dese Bakır köye gönderirsiniz, psikolojik tedaviye yönlendirirsiniz “ demektedirler.

 Önce Peygamberim diyen insana bakılır. Nasıl bir insandır, incelenir. Bu kişinin hayatı yanlışlar doluysa, her türlü sahtekarlığı varsa, bu yaptığı da sahtekarlıktır.

Hayatı baştan sona düzgün olan, Bir Allah’a iman eden ve peygamberliği mucizelerle desteklenen insan; “Allah’tan emir aldım “ diyorsa, ona vahiy gelmiştir.

 İbrahim (asm)’da böyle bir peygamberdir. Çocukluğundan itibaren putlara ve toplumunun kötülükleriyle mücadele etmiş bir insandır. Ve Allah peygamberlikle görevlendirmiştir.

 Allah Peygamber olarak görevlendirdiği İbrahim (asm)’ı evladıyla imtihan etmiştir. İbrahim (asm)’da:” Böylede imtihan olur mu” dememiştir. Ve Allah’ın emrini oğluna;

“ ey oğulcağızım ben seni rüyamda boğazlıyor görüyorum” diyerek bildirmiştir.

İsmail (asm)’da, bunun Allah’ın emri olduğunu anlamıştır. Ve;  “Ey babacağım emrolunduğun şeyi yap “ demiştir.

Rabbimiz bu ağır imtihanla ilgili olarak İbrahim ve İsmail için;“teslim oldular” buyurmuştur.

 “Bu zamanda el kesilir mi” diyor. Evet bu zamanda değil, hiçbir zaman el kesilmez. Hırsızlık yoksa kimsenin eli durduk yerde kesilmez. Ama; hırsızın eli kesilir, kanundur. Yani kimse hırsızlık yapmasın ki el kesilmesin. Hırsızlık yaparsa, evet kesilir.

Ve “ bu zamanda el kesilir mi “ denilmez. Böyle denilmesi yanlış. Doğru olan ve söylenilmesi gereken; “bu çağda hırsızlık olur mu, ne kadar ayıp “ denilir. Hırsızlık yapan kınanır ve “bu ağır cezayı bilmiyor muydun” diye ayıplanır. Ve “ Kendi düşen ağlamaz, zarara rızasıyla girene merhamet edilmez” denilir.

Yine evli bir kadın veya adam, dört kişinin göreceği şekilde zina yapmış. Recm edilmesi gerekir.

“ Bir insanı göğsüne kadar toprağa gömüp yüzüne gözüne taş ata ata işkence ederek öldürmeyi hangi vicdan sahibi insan savunabilir Allah aşkına? “ diye sorulmaz. Tabii yine yanlış soruyor.

Zina eden insan, evli. Çoluk çocuk sahibi. Eşi var. Anası-babası var. Bu insan nasıl olurda ailesini rezil edecek, kendini mahvedecek, recmine sebep olacak zinayı yapar? Yapmasın. Ateş yakar, zelzele yıkar, sel götürür, zinada da recmedilir, hırsızlık yapanın da eli kesilir. Bunlar Allah’ın kanunları.

Sokaktan biri alınıp recmedilmiyor. Eşine rağmen, çoluk çocuk sahibi olmasına rağmen, hem de dört kişinin bu işi göreceği bir şekilde, recm cezasını bilmesine rağmen, zina eden biri recmediliyor. Ateşi giren nasıl yanıyorsa, deprem bölgesinde çürük bina yapan, depremde binanın altında can veriyorsa, zina edende taşlarla cezalandırılması aynıdır.

Karısını boşamış. Evlenmiş. Yine boşanmış. Yine evlenmiş. Üçüncü defada boşamış ve evlenmek istiyor; “ Allah evlenemezsin” diyor. Bu iş oyuncak değil. Anlaşamıyorsan boşanabilirsin. Ama bunu ancak iki defa yapabilirsin. Üçüncü defa boşarsan artık evlenemezsin. Üç defa boşayan için ilahi kanun; dördüncü defa evlenmesi için, kadının başka biriyle evlenip boşanması gerekir.

Dördüncü defa evlenecek kadar karısını seviyorsa, kadınına bağlıysa hiç boşanmasın. Hadi bir yanlışlık oldu boşandılar ve pişman olup tekrar evlendiler.” Üç defa yani bir daha, bir daha boşamakta neyin nesi. Nasıl bir insanlık.” demiyor. “böyle ilahi kanun olur mu “ diyor.

Sonsuz rahmet sahibi daha anne karnında çocuğu düşünen ve rızkını veren Allah, doğarken meme musluklarından gıdasını gönderen Allah, toprağı, güneşi, havayı onun için yaratan ve yaratarak sonsuz merhametini gösteren Allah, ağır cezalar koymuşsa, cezalandırılsın diye değil, ağır cezaları gerektirecek hatalara, yanlışlara düşülmesin diye.

Kısas olsa, öldürmeler en aza iner. 600’den fazla kadın öldürüldü bu memlekette. Kısas uygulansa, 600 değil, 60 bile değil belki 6 kişi ancak işlerdi cinayeti. Buda 594 kadın şimdi hayatta olması demektir.

Allah’ım bizleri koyduğunu kurallara, ibrahim ve İsmail (asm) gibi teslim olan Müslümanlardan eyle.

Zekeriyya KOCALAN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR RESİM VE YORUMLAR

İMAM-HATİP LİSELERİ IŞİDÇİ Mİ YETİŞTİRİYOR

15 TEMMUZ GECESİNİN KAHRAMANLARI