Hz. HATİCE (ra) SEVGİSİ; FİTNE VESİLESİ


ZEKERİYYA KOCALAN

Bir video yayınlandı. M. İslamoğlu, Peygamber efendimizin çok evliliğinin şehvet değil şefkatten kaynakladığını anlatıyor….25 yaşında delikanlı, yiğit, Mekke’nin gözdesi bir insan, başından iki evlilik geçmiş , artık  kadınla evleniyor…25 sene onunla evli kalıyor..Vefatından sonrada birkaç sene evlenmiyor….
Konuşma buraya kadar yayınlanıyor.. .  Hz. Hatice validemize hakaret etmiş diye,  millet infial gösteriyor.
M. İslamoğlu’nun bu konuşmasında Hz. Hatice validemiz için “artık kadın” demesinden dolayı  yine kızılca kıyamet koptu. Sosyal medyada tam bir kaos ortamı oluştu. Fitne aldı başını gitti.
En olmadık kötü sözler, iftiralar, tahkirler, karalamalar, dinden çıkarmalar, sövmeler Hz. Hatice ® aşkının, sevgisinin, saygısının gereği yapıldı.
Millet konuşmanın öncesine, sonrasına bakmadan, konuşmanın maksadını bilmeden Hz. Hatice validemize “artık kadın” dedi diye söylemedik laf bırakmadılar.
Bu arada konuşmanın tamamını içeren  video yayınlandı. Hemen onu dinledim.
İşin seyri değişti..Ana maksat, konunun ana teması Peygamber efendimizin evlilikleri şehevi evlilikler değil, şefkat  evlilikleri olmasını içeriyor….
Ama bu arada maksadı aşan, terbiye sınırlarını zorlayan, müminleri üzen, Hz. Hatice validemize saygısızlık gibi görünen ifade vardı.
Ama bunu söyledi diye, haddini aştı diye,  patavatsızlık yaptı diye haramlar işlendi.
Tenkit edenler, Hem Allah’a, Hem Kur’an’a, hem Rasülüllaha karşı saygısızlık yaptılar. Hz Hatice validemize saygısızlık yaptı diye yapıldı bu saygısızlıklar.
Allah’ı çizdiği sınırları, Kur’an’da ki kuralları çiğnediler, Rasülüllahın tarz ve tavrına uymadılar. Bu Allah’a, Rasüle, Kitaba saygısızlıktır.
Allah Musa (asm’a),  “ben sizin en yüce Rabbinizim “ diyen fir’avuna  gidin, yumuşak sözle anlatın buyuruyor. Nasıl tarz ve tavırla anlatacaklarını ortaya koyuyor.
Müslümanlar için iyiliği emir, kötülükten ise uyarma görevi vardır. Ayetlerde Allah bizden bunu istiyor.
Demek ki Müslümanlar yanlış yapacaklar. İnsan olmanın gereğidir bu. Hz. Adem babamız ile Havva annemiz şeytana uydukları gibi, her an şeytana, nefse, şöhrete, korkuya, hırsa ve benzeri saptıracak şeylere uyabiliriz. Ve yanlış yapabiliriz. Müminlerde yanlışlara karşı uyarmakla görevliler.
Buna göre  annemize hakaret kastıyla değil, meramını daha iyi anlatmak maksadıyla da olsa hürmetsizlik etmesin uyarılmalıydı.  Kınanmalıydı. “ Böyle söz söylemen doğru değildir “ gibi sözler söylenmeliydi.
Yanlış sözün hedef alınması, tenkit edilmesi, üzerinde durulması gerekirken son derece sakıncalı ve yanlış olarak şahsı hedef alınmıştır.
Tahkir edilmiştir.
Gıybet edilmiştir.
Su-i zan edilmiştir.
Yani haram üstüne haram işlenmiştir.
Müslümanlık böyle mi Allah aşkına.
Kur’an ahlakı bu mu ?
Rasülüllahır tarzı, tavrı böyle mi ?
Kaş yapayım derken göz çıkarılıyor.
 “Vur” denilince öldürülüyor.
Okuyanımızın da, yazanımızın da, okumayanımızın da hali bu.  Çok kötü görüntü...Çok kötü manzara.
Rabbimiz “ Müminler ancak kardeştir” buyuruyor. Ama Müslümanlar sanki “Müminler ancak birbirine düşmandır” buyurmuş gibi davranıyorlar.
Bunlara sebep hocalar. Müslümanlar arasında daima tartışmaya sebep olacak tarzda konuşmalarıdır, Birbirlerine saygısız davranmalarıdır.  Birbirlerinin aleyhlerine konuşmalarıdır. Birbirlerini dinden çıkmış, sapık gibi göstermeleridir. Saldırgan bir tutum sergilemeleridir.
Rabbimiz Fitne katletmekten daha şiddetlidir buyuruyor. Ama hocalar fitne ateşine odun  atıyorlar.  Kavga ediyorlar, tartışıyorlar. Saygı yok, sevgi yok. Düşmanca tavırlar var hep.
 Bu konuşmalar, tarzlar, tavırlar Kur’an’ın güzelliğine  perde oluyor.
Halbuki yılarını Kur’an’a vermiş insanlar birbiriyle uyum içinde olmalı, birbirlerine saygılı olmalı, birbirlerine yardımcı olmalı değil mi ?
Örnek davranış içinde olmalılar değil mi ?
Kur’an’a ömrünü vermiş olanların, bir ömür öğrenmeye  ve öğretmeye çalışan  insanların anlaşamıyor olmaları, saygısız tutumları, kavgalı görüntüleri Kur’an’ın güzelliğine perdedir. .
Onların olumsuz tutumları, kavgalı halleri, kitleleri de   kavgalı hale sokuyor. Fitne başını alıp gidiyor.  Ve Müslümanlar birbirleriyle kavgalı. Birbirilerini sevmiyorlar.  Nefret ediyorlar. Görüntü bu.
İslam bu değil. Kuran ahlakı bu değil. Rasülüllahın tarzı, tavrı, yaşayışı bu değil.
Hocalar kardeşliğin gereğini yerine getirmelidir.
Rabbimiz Müminler ancak kardeştir buyurduktan sonra, “ kardeşlerinizin arasını islah edin” ilah-i emridir. Kavga gürültüden vazgeçip bu emrin gereğini yerine getirilmelidirler.
Bunu yapmayanlara, birbirlerinin kuyusunu kazanlara , birbirlerinin gözden düşürmeye çalışanlara Rabbim “Allah’tan korkun” Allah’tan korkun” buyuruyor, emrediyor… İlah-i emir  derhal yerine getirilmeli. Sen-ben kavgasından vazgeçilmeli.
Kardeşliğin  gereği yerine getirilmelidir. Bu yapılırsa Rabbim “ merhamet olunursunuz” buyuruyor. Yapılmazsa  Allah’ın merhametine nail olunmaz. Merhamet nail olmanın şartı, arayı düzeltip kardeş olmaktır. Rahmet cemaat üzerinedir.
Kardeş olunmadığı, olunamadığında, bir binanın tuğlaları  gibi sırt sırta verilemediğin de, bir vücudun azaları gibi dayanışma yapılamadığında  müthiş zararları vardır.
Hem bu zararlardan kurtulmak, hem de uhuvvete medar olmak için UHUVVET RİSALESİ  okunmalı. Uhuvvet Risalesi, uhuvveti gerçekleştirme özelliğine sahip Kur’an dersi. Ümmetin bir arada olmasını, kucaklaşmasını temin edecek ölçüler.
Okumayan, okuduğu halde gereğini yapmayan uhuvvet ayetini ayaklar altına alıyor demektir. Abarttığımı düşünen varsa buyursun okusun. Varsa  eksiğini, yanlışını ortaya koysun. Daha mükemmel  uhuvveti gerçekleştirecek görüşlerini yazsın. Çünkü ümmet dayanışması mutlaka gerçekleştirilmelidir. Kem-küm yapılmamalıdır. Ön yargılara takılmamalıdır. Başka hesaplar içinde olunmamalıdır.
Bunun için önde görünenler, ilim sahibi olanlar, Kur’an’la ömürlerini geçirenler, sür'atle uhuvveti gerçekleştirmelidirler. Onun görüşü şöyle, böyle demeden.
Uhuvvet Risalesinde ifade edildiği gibi Allah’ımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, kitabımız bir..Bizi birbirimize bağlayan uhut dağı gibi büyük birlikteliklerimiz. Ayrılık noktalar ise çakıl taşı gibi küçük meseleler. Büyük birliktelik noktaların görüp, küçücük ayrılık noktaların aşılması gerekir. Ve gereği yapılması gerekir.
Allah rızası gaye edinenler derhal kendi gibi düşünmeyen, hatta sürtüşmeye girdiği, hatta onlarca laf ettiği hatta ve hatta düşmanlık yaptığı kardeşini kucaklamalı. Kucaklamak için hiçbir sebep aramadan, hiç kimseye bir şey demeden, çat kapı girmeli. Selam vermeli. Çayı demletmeli. Dünya aleme kardeşliğini göstermeli. 
Katılmadığı fikirlerini bir kenarda bırakmalı. Katıldığı ve ortak olduğu fikirlerini konuşmalı. Önce kardeşliği gerçekleştirmeli.Sevenlerine güzel örnek olmalı.
Topluluklar olarak, cemaatler olarak veya ümmetin bir ferdi olarak, alim olarak, zahit olarak;  ilişkiler,  davranışlar, tarzlar, sözler nasıl olmalı? Bunlar İHLAS RİSALESİ’nde anlatılıyor. Uymamak ihlas zaafıdır. İhlassız amellerden, ihlassız hizmetlerden,ihlassız  gayretlerden, ihlassız konuşmalardan Rabbim uzaktır. Rabbimin nazarında değersizdir ihlassız hayat. İHLAS RİSALESİ’ne uymamak ihlassızlıktır sözünü,  “ Büyük iddia bu “ diyenler, buyurun okuyun. Yanlışı, eksiği, fazlalığı varsa söyleyin. .  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR RESİM VE YORUMLAR

İMAM-HATİP LİSELERİ IŞİDÇİ Mİ YETİŞTİRİYOR

15 TEMMUZ GECESİNİN KAHRAMANLARI