SİYASİLERLE İMAN NOKTASINDA DOSTUZ; SİYASET NOKTASINDA DA RAKİBİ DEĞİLİZ
Üstad siyasetle
içli dışlı olan, bir tarafı savunan dostları ile ilgili şöyle demiş;“……onlarla
dostuz ve kardeşiz-fakat siyaset noktasında değil.
Bu sözünün öncesi ve sonrası okunduğunda üstadın mektubu gayet
açık. Kapalı bir yönü yok. Müteşabih sözler gibi yoruma ihtiyacı yok.
Ayrıca R. Nur’un
başka yerlerinde de bunu destekleyen çok açık ifadeleri de var. Onlar da çok daha açık.
Üstad bir hizmet oluşturmuş. Hizmetinin çerçevesini çizmiş. Uğruna hayatını
feda ettiği, dünya namına her şeyi terk
ettiği ve bunun için inanılmaz baskılar ve işkenceler ve hapisler çektiği
hizmeti: İman hizmeti.
Bu iman hizmetini yaparken de metodunu ortaya koymuş. Bu
tarzı bazı ehl-i iman Müslümanların yaptığı hizmet tarzından farklı.
Üstad kendi hizmeti ile onların hizmetleri arasında ki farkı
net ifade ediyor.
Merhum Eşref Edip 40
senedir üstadın dostu. R. Nurlara sahip çıkan biri. Ama siyasi taraftarlığı
var. Çıkardığı dergide bunu savunuyor.
Merhum Necip Fazıl’da çıkardığı Doğu dergisinde günlük
siyasetle ilgileniyor, bir siyasi duruşu var.
Üstad onları değerlendirirken; onlarla kardeşiz ama siyaset noktasında değil
demiştir.
Üstad onların siyasi anlayışına karşı olduğu için, başka bir siyasi tercihte bulunduğu için bunu
söylemiyor.
Yani Üstad Demokrat Partiye oy verdiği, onları desteklediği
için , onlarla siyasi uyuşmazlığı olduğu için değil bu itirazı.
Dolaysıyla üstad siyaseten onlarla beraber değildi, “ çünkü
üstad Demokrat Partiliydi” demek yanlıştır. Yanlış yorumdur. Üstadın bu mektubundan
böyle bir fikir çıkarmak mümkün değil. Böyle bir yoruma meydan verecek kadar
kapalı, yoruma açık söylememiştir.
Siyaseten onlarla kardeş değiliz derken, nedenini çok açık
söylüyor.
“Çünkü iman dersi
için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost düşman, derste fark etmez.
“
Üstad neden
onlarla siyaset noktasından kardeş değilmiş ?
İman dersi için
gelenlere ayırım yapılmaz. Hangi düşüncede, hangi siyasi görüşte olduğuna
bakılmaz.
Yani R. Nur derslerine
AK partili, CHP’li, MHP’li, BDP’li, SP’Lİ, HDP’li veya diğer partiler ve mensuplarından kim
gelirse gelsin siyasi görüşüne bakılmaz. Siyasi görüşünden rahatsız olunmaz.
“Ne işin var burada “ dercesine tavır takınılmaz. Rahatsız
edilmez görüşünden dolayı.
Rahatsız edecek
bakışlar sergilenmediği gibi iman dersi yapılırken, çakmalar, göndermeler
yapılmaz. Hangi görüşte olursa olsun hepsinin iman dersine ihtiyacı var.
Üstad buyuruyor; Gördüm
ki siyaset cereyanlarında hem muvafıkta hem muhalifte o nurların
âşıkları var. Bütün siyaset cereyanlarının ve tarafgirliklerin çok fevkinde ve
onların garazkarane telakkiyatlarından Müberra ve safi olan bir makamda verilen
ders-i Kur’an ve gösterilen envar-ı Kur’aniyeden hiçbir taraf ve hiçbir kısım
çekinmemek ve ittiham etmemek gerektir. “ buyurur.
Yapılırsa R. Nur
metoduna aykırı davranılmış, prensipleri çiğnenmiş olur.
İman dersini
dinleyenler kaçırılmış olur. Vebale girilmiş olur. İman dersine zarar verilmiş
olur.
“Çünkü iman dersi için gelenlere tarafgirlik
nazarıyla bakılmaz. Dost düşman, derste fark etmez. “ tavsiyesi bize bu
dersleri veriyor.
Açık bir şekilde
ve uzun uzun yukarıdaki duruşunu ve tarz ve tavrını pekiştirir şekilde;
“Kur’an-ı
Hakîm’in hizmeti, beni şiddetli bir surette siyaset âleminden men’etti,
yasakladı.” Demiştir.
Bunu da şartlar
elvermediği, dönemin nezaketi gereği, çok sıkı baskı altında olduğu için
söylemiş değil.
Öyle diyenlere
bizzat üstad; “Hem neden korkum olacak ?
Dünya ile ecelimden başka bir alâkam yok. Çoluk çocuğumu düşüneceğim yok.
Hanedanımın şerefini düşüneceğim yok. Riyakar bi şöhret-i kâzibeden ibaret olan
şan ve şeref-i dünyeviyenin muhafazasına değil, kırılmasına yardım edene
rahmet….” Diyerek açık bir şekilde de duruşunu ve hizmet tarzını savunmuştur.
Ve dine-imana
hizmet edenleri net bir şekilde ikiye ayırıyor. Siyaset topuzuyla imana hizmet
edenler, sadece iman hizmeti edenler.
Üstad göre, hem siyaset hem iman hizmeti yanlış. Acabalar oluşturur. Yani nurla çekip, siyaset
topuzuyla kafama mı vuracak endişesi oluşur. Ürker, kaçar.
Hem siyasetle hizmet yapmaya çalışanlar yığınla var. Siyasetle
hizmet onlara kalsın, bize iman hizmeti yeter diyor üstad.
Hasbi. Siyasi
beklenti, makam beklentisi, gelecek hesapları gibi dünyevi hiçbir şey
beklemeden Allah için R. Nur’la iman hizmeti.
Dinleyende bu beklentisizliği, bu
hasbiliği görmesi, bilmesi gerekir.
Böyle olursa tesir eder.
Kim olursa olsun,
hangi görüşten olursa olsun, iman dersi için, imanını kurtarmak için, imanını
güçlendirmek için, marifetullah’ta kazanımlar elde etmek için gelenler dersleri
rahatsız olmadan almadırlar.
Böyle yapılmazda, siyasi tercih öne
çıkarılırsa; “ Halbuki siyaset tarafgirliği, bu mânâyı zedeler, ihlâs kırılır.
“
Siyasi
taraftarlık üstadın çizdiği çizgiyi zedeler.
Siyasi
taraftarlık ; “Çünkü iman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz.
Dost düşman, derste fark etmez. “ hakikatını, gerçeğini yıkar.
İhlas kalmaz.
Siyasi tarafgirlik merkezde olur.
“Onun içindir ki,
Nurcular emsalsiz işkencelere ve sıkıntılara tahammül edip Nuru hiçbir şeye
âlet etmediler. Siyaset topuzuna el atmadılar. “ demiştir üstad.
Üstadımız
1920’lerde Barla’da açık açık anlattığı tarz-ı hizmetini 1950’lerde Emirdağ’da uyarı olarak, net olarak, aynı tarz ve tavrını açıklamıştır.
Tenkitimiz ve
tasvibimiz iman noktasında, hizmetler açısından olmalı.
Yorumlar
Yorum Gönder